Makale
HDP’nin dört yolu
YaklaÅŸan genel seçimlerin en önemli gündem maddesi muhakkak ki yeni anayasa olacak. DiÄŸer taraftan, Türkiye’nin esas yönünü belirleyecek olmasına karşın, ancak önümüzdeki birkaç yıla yayılarak gerçekleÅŸecek bu kritik adım doÄŸal olarak arka planda kalmaya mahkum. Dolayısıyla yeni anayasanın ‘uzantısı’ olarak görülebilecek olan baÅŸkanlık sistemi ve ademi merkezi yönetim yapılanmasının kısa vadede gündemi iÅŸgal etmesi muhtemel. Bu iki konuyu birleÅŸtiren ise çözüm süreci… Çünkü Kürt meselesinde ‘çözüm’ bir yandan ademi merkeziliÄŸi bir tarafın talebi olarak tartışmaya açıyor, öte yandan da hem bu yapılanmanın hayata geçmesi açısından baÅŸkanlık sistemi lehine bir argüman yaratıyor, hem de doÄŸrudan siyasi pazarlık sonucu olarak baÅŸkanlık sistemini devreye sokuyor.
Ancak bu tablonun gerçekçiliÄŸi HDP’nin önümüzdeki dönemde sahip olacağı siyasi güç ve yürüteceÄŸi siyasetle doÄŸrudan baÄŸlantılı. Dolayısıyla bu partinin parlamentoya girip giremeyeceÄŸi, yani barajı aşıp aÅŸamayacağı belirleyici bir etken... Bu açıdan HDP’nin seçime parti olarak girme kararı son derece stratejik ve bir o kadar da kırılgan bir adım. Çünkü sonuç belli deÄŸil ve belli olduÄŸunda da iÅŸ iÅŸten geçmiÅŸ olacak. Bu hamle tek atımlık bir kurÅŸun… Sonunda tabii ki ‘ölüm’ yok, ama ortaya çıkacak sonuç HDP’nin belki de uzun vadede niteliÄŸini belirleyecek, daha ötesinde Kürt siyasetinin nasıl bir geleceÄŸe yöneldiÄŸini söyleyecek.
Ne var ki HDP’nin stratejik tercihleri seçime nasıl girileceÄŸi kararıyla sona ermiÅŸ deÄŸil. Belki de bundan çok daha önemli bir kararın eÅŸiÄŸinde duruluyor. Soru barajı aÅŸmak üzere nasıl bir söylem ve duruÅŸ geliÅŸtirileceÄŸidir. HDP için kabaca iki yol var: Ya çözüm sürecine sahip çıkılarak baraj geçilmeye çalışılacak ya da aynı hedefe ulaÅŸmanın yolu olarak AKP karşıtlığı yükseltilecek. Birincisinde bölgede AKP’den bir miktar oy almak ve Batıda da bunu ‘liberal’ oylarla desteklemek mümkün. Ä°kincisinde ise asıl hedef CHP seçmeni olacak. Söz konusu iki yolu birleÅŸtirmek görünen o ki HDP’nin maharetini fazlasıyla aşıyor. Ayrıca diÄŸer partilerin HDP’ye bu fırsatı tanımaları da pek düÅŸünülemez. Her fırsatta bu partiyi bir ‘köÅŸe’ seçmeye zorlayacakları aÅŸikâr.
HDP’nin tercihi sonraki döneme de damgasını vuracak. Hangi yol seçilirse seçilsin bundan geriye dönüÅŸ pek kolay olamayacak. Öte yandan seçim sonuçları da girilen yolun niteliÄŸini etkileyecek, onun sertleÅŸmesine veya esneklik kazanmasına yol açabilecek. Yani barajın geçilmesi kendi başına bir siyasi anlama sahip deÄŸil. Barajın hangi söylem ve duruÅŸun sahiplenilmesiyle geçildiÄŸi önemli... Böyle bakıldığında HDP’nin önünde iki deÄŸil, dört yol bulunuyor: Çözüm sürecini sahiplenerek barajın geçilmesi veya geçilememesi yanında, AKP karşıtlığını öne çıkartan bir çizgi ile barajın geçilmesi veya geçilememesi…
Bunların her birinin siyasi anlamı ve önümüzdeki süreçte HDP’ye yükleyeceÄŸi iÅŸlev farklı olacak. Çözüm sürecini sahiplenen bir HDP’nin barajı geçmesi halinde Türkiye’nin yeni ve demokratik bir anayasaya doÄŸru hızla ilerlemesi, kültürel hakların kısa zamanda tümüyle karşılanması ve HDP’nin ‘ana muhalefet’ olma ÅŸansını yakalaması ÅŸaşırtıcı olmaz. Buna karşılık HDP’nin çözüm sürecini sahiplenmesine raÄŸmen barajı geçememesi halinde, Kürt siyasetinin iç yapılanmasında kırılmaların yaÅŸanması ve sertlik yanlılarının ön plana çıkması beklenir. Böyle bir durumda kritik karar AKP’nin olacak. EÄŸer hükümet kültürel reformlara hız kazandırıp, çıtayı yükseltirse bu alanda moral üstünlüÄŸü tümüyle eline geçirebilir. Aksi halde bunca emeÄŸin heba olduÄŸu yeni bir belirsizlik ve çatışma sürecine girilecektir.
HDP’nin AKP karşıtlığı üzerinden CHP oylarına talip olduÄŸu durumda ise, barajın geçilmesi halinde bu politikanın baÅŸarısına güvenerek meclis içi çatışmayı hedefleyecek ve sonuçta parlamentoyu bloke etmeye yönelecek bir yaklaşım sergilenmesi fazlasıyla muhtemel gözüküyor. Aksi bir sonuçta, yani baraj geçilemezse HDP’nin siyasi hayatının sonuna gelinmesi doÄŸal bir geliÅŸme olacak. Kürt siyaseti muhtemelen bir yeniden yapılanma süreci içerisine girecek ve bu noktada gözler bir kez daha Öcalan’a çevrilecek. AKP ise çözüm sürecinin tek taşıyıcısı haline gelerek büyük bir prestij kazanacak ve herhalde bunu siyasi getiriye dönüÅŸtürmek isteyecek.
Tercih sadece Kürt siyasetini baÄŸlamakla kalmayıp, bütün Kürtlerin ve giderek bütün Türkiyelilerin nasıl bir geleceÄŸe yöneleceÄŸini büyük çapta etkileyecek. Toplum olarak atılacak adımların anlam ve iÅŸlevini bilerek siyasi kararları etkilemeye çalışmak, seyirci olmaktan çıkmak bu etapta epeyce önemli…
aksam.com
Henüz yorum yapılmamış.